-
1 Dach
Dach n <Dachs; Dächer>; çatı, dam;kein Dach über dem Kopf haben -in başını sokacak yeri olmamak;etwas unter Dach und Fach bringen bş-i yoluna koymak;fam fig eins aufs Dach kriegen zılgıt yemek -
2 espace
n m1 boşluk [boʃ'ɫuk]2 place yer [jeɾ]♦ espace vert yeşil alan3 univers uzay [u'zaj]4 süre [sy'ɾe]◊Il a beaucoup grandi en l'espace d'un an. — Bir yıl süresince çok büyüdü.
См. также в других словарях:
iler tutar yeri olmamak (veya kalmamak) — çok dağınık, kötü, bozuk veya berbat bir duruma gelmek Mamafih, artık iler tutar yeri kalmayan paltosunu eskiciye satmak suretiyle bu kararını biraz daha uzattı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
su götürür yeri olmamak — başka türlü yorumlanacak bir yönü bulunmamak Yapılanların su götürür yeri kalmadı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeri yurdu belirsiz olmak — belli bir yeri olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yersiz yurtsuz kalmak — 1) barınacak bir yeri bulunmamak, oturacak yeri olmamak Dünya üzerinde yersiz yurtsuz kalmış iki arkadaş. R. H. Karay 2) bütün varlığını yitirip çok zor durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokakta kalmak — sığınacak yeri olmamak, bakacak kimsesi bulunmamak Şimdi eski âdetler kalktı ama bu öksüzün kimseciği yok, sokakta kaldı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya — is., gök b., Ar. dunyā 1) Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun 2) Dış, çevre, ortam Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. H. C. Yalçın 3) İnançları bir olan ülke veya insanlar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalp — 1. is., bi, esk., Ar. ḳalb Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kalp etmek 2. is., bi, anat., Ar. ḳalb 1) Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük